Demin televizyonun önünden daha fazla dayanamayarak kalktım çünkü NTV'de "Sade Vatandaş" programında mavi yakalı işçilerin tuvalete gitme rutinlerini belirleyecek bir takip-disiplin sisteminin kurucusu bir patron, sistemin neden makul yanları olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Programın benim izlediğim kısmına telefonla katılan bir başka patron ve bir işçi ise sistemin makul olduklarını desteklediler. Bu tartışmalar sürerken Britanya'da 1800'lerdeki çalışma koşullarını ya da Taylor'un 1800'lerin sonuna doğru temellerini attığı "işletme bilimi"ni hatırlamak işten değildi tabii. Esnek üretim-istihdam döneminde olduğumuz gerçeğinin yanı sıra biz yine de tekstilde emek yoğun üretimin devam ettiğini, vaktin nakit olduğunu biliyoruz. İşçilerin mesai saatleri içerisindeki tuvalet ziyaretlerini takip ve disiplin etmeyi planlayan bir kart sistemiyle, "kuzuyu kurttan ayırmamız" mümkün hale gelebilirmiş. Zira kimi işçiler kaytarabiliyormuş. Yani Perkotek firmasının bundan başka çeşitli gözetleme araçlarıyla birlikte işe ayrılacak sürenin yüksek ölçüde "kestirilebilir" olması amaçlanıyor. Sadece bana değil birçoklarına bir yerlerden ak sakallı dedenin "mutlak artık değer" dediğini duyar gibi oluyorum. Bir mesai gününde kar marjını arttırmak yolunda en basit yoldan mesai süresinin uzatılmaya çalışması... Yani üstü örtük bir "görece artık değer" durumu da değil. Çağımızın yeni Taylorlar'ını, vicdanları, akılları ve hepimiznekadardayapınınesirioldukları kutsuyorum.
2 yorum:
aynı şey üzerinde yazmayı düşünüyordum. sistem süper. ben bi işiyim.
Yadsımışsınız ama adamın sitesinede linki çakmışsınız. Bu sistemi destekler gibi tebrikler...
Yorum Gönder